Sayfalar

1 Nisan 2013 Pazartesi


O zaman ben çok küçüktüm, anlamazdım pek. Ama annemler televizyonda haberleri izlerken ilgimi çekerdi hep. Niye böyle yapıyorlardı ki? Küçük aklımla anlamazdım. İmam hatipli ablalar okullarına gidemiyorlardı, okulun önünde etten duvar örüp alınları açık, başları dik bir şekilde savunuyorlardı kendilerini, “Başörtüme dokunma!”. Eziyet çektiler, coplandılar, toplanıp bilmedikleri yerlerde bırakıldılar, yollarını kapattılar, okullarını kapattılar, ama başlarını kapattırmadılar. İmam hatip için, başörtüsü için çok savaştılar. Okuyamadılar, biz okuyamadık bizden sonrakiler rahat okusun dediler, yılmadılar. Başardılar. 
Bugün… İmam hatipli öğrenciler, başörtüleri ile okuyabiliyorlar. Bu kolay olmadı. Eğer ben 4 sene boyunca imam hatip’te rahat bir şekilde okuyabildiysem, zamanında bunun için savaşanlar, direnenler sayesinde oldu. 
Peki biz ne yaptık? Kıymetini bilmedik, hem de hiç. İçinde bulunduğumuz ortamın ne kadar zor şartlarda oluştuğunu bilemedik. Bildik belki, ama anlayamadık. Anlasaydık, daha güzel olacaktı. Anlasaydık, anlatabilecektik. Ama anlayamadık. Anlamak istemedik belki de, o günlerin tekrar yaşanmasından korktuk.
Onlar okuyamadı, biz okuyabildik. Onlar okuyamadıkları için değer verdiler, biz okuyabildiğimiz için değer vermedik. Onların olmadığı kadar şartlara sahiptik, ama onların yarısı bile olamadık. Bunun için mi direndiler? Bunun için mi canları, yürekleri yandı? Yazık ki ne yazık bize.

Hiç yorum yok: